MERSİN – ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ - Emek Partisi (EMEP) Mersin İl Başkanı Sedat Başkavak, Ötekilerin Gündemi’nin “Yeniden Çözüm Tartışması” dosyası kapsamında sürece dair değerlendirmelerde bulundu.
Çözüm" sürecinin ötesinde talepler var"
Başkavak, "Bugün AKP cenahına baktığımızda herkes 'Öcalan bir açıklama yapacak, silah bırakma çağrısı gelecek ve her şey çözülecek' gibi bir yaklaşımla karşı karşıya. Ama yaşadığımız süreç bunun çok ötesinde anlamlar içeriyor. Silah bırakma çağrısı yapılacak, peki, sonra ne olacak? Kürtlerin uzun süredir sorun olarak altını çizdikleri talepleri ne olacak? Dilini, kimliğini, kültürünü konuşamayan, dile getiremeyen, yaşayamayan bir halkın sorunları nasıl çözülecek?" diye sordu.
Kayyım politikaları ve antidemokratik uygulamalar
Başkavak, Kürtçe üzerindeki baskının devam ettiğini hatırlatarak şunları söyledi:
"Mersin’de sahilde Kürtçe halay çektikleri için tutuklanan gençler, düğün salonlarının basılması, Kürtçe şarkıların yasaklanması gibi olayları yaşadık. Bunlar 10-20 yıl önce değil, geçen yıl yaşandı. Bir yandan çözüm süreci adı altında görüşmeler yapılırken, diğer yandan kayyum uygulamaları son hızla devam ediyor. En son Van Büyükşehir Belediyesi'ne kayyum atandı. Akdeniz Belediyesi'ne atanan kayyum bir aydır belediyenin başında. Van, Mardin, Dersim gibi pek çok kente kayyum atanmış durumda. Ancak her seferinde halk kayyumla gasp edilen belediyeleri geri alıyor."
Kayyum politikalarının sadece belediye başkanlarının değil, halkın iradesinin gasp edilmesi anlamına geldiğini belirten Başkavak, şöyle devam etti:
"Kayyumlar, belediye meclislerini de işlevsiz hale getiriyor. Kayyum atanan belediyelerde emek düşmanlığı da hat safhada. İşçiler işten atılıyor, sürgün ediliyor. Akdeniz Belediyesi'nde 33 işçi işten atıldı, 180 kişilik sürgün listesi hazırlandı. Çöp kamyonunun arkasında çöp toplayan bir işçinin hangi partiden olduğunun ne önemi var? Ama kayyum yönetimi, sırf muhalif olduğu gerekçesiyle işçileri dahi cezalandırıyor."
Kayyımlar belediyeleri talan etti
Başkavak, kayyumların sadece halkın iradesine darbe vurmadığını, aynı zamanda belediyeleri ekonomik olarak da çökerttiğini vurguladı:
"Van Büyükşehir Belediyesi'ne kayyım atandığında ilk iş, kayyum borçlarını gösteren pankartı kaldırmak oldu. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi 2 milyarın üzerinde borçla devralındı. Mardin ve Batman belediyeleri ise 3 milyarın üzerinde borçla devralındı. Kayyum darbesiyle el konulan tüm belediyelerde halkın birikimleri talan edildi."
"Gerçek barışı kimse dile getirmiyor"
Başkavak, iktidarın barış söylemlerinin samimiyetsiz olduğunu belirterek, "MHP’nin resmi Twitter hesabından 'Barışın kaybedeni yoktur' diye bir tweet atıldı ama gerçek anlamda bir barışı kimse dile getirmiyor" dedi.
CHP ve DEM Parti arasındaki yerel yönetim işbirliğine yönelik operasyonlara da değinen Başkavak, "İstanbul'da DEM Parti ile CHP arasındaki uzlaşı sonucu oluşturulan belediye yönetimlerine yönelik operasyonlar, DEM Partili olduğu bilinen kişilerin gözaltına alınması da bu baskı politikalarının bir parçasıdır" ifadelerini kullandı.
İşçilerin direnişi ve birleşik mücadele çağrısı
Başkavak, antidemokratik uygulamaların yalnızca Kürt halkına yönelik olmadığını, tüm işçi ve emekçilerin de hedef alındığını vurguladı:
"Gaziantep’te sefalet ücretini kabul etmeyen, %30 zam dayatmasını reddeden işçilerin direnişi, bu ülkede emekçilerin nasıl bir baskı altında olduğunun açık göstergesidir. Örneğin, direnişe başlayan dört fabrikanın sahibi AKP’li milletvekili İrfan Çelik Arslan. Bir yanda işçileri açlığa mahkum edenler, diğer yanda belediyeleri kayyumlarla gasp edenler aynı iktidarın parçası."
Başkavak, çözümün ancak birleşik mücadele ile mümkün olacağını belirterek şu çağrıyı yaptı:
"Ülkenin işçileri, emekçileri; Türkü, Kürdü, farklı milliyetlerden ve inançlardan olan herkes birlikte mücadele etmelidir. Demokratik, özgür ve eşit bir ülkeyi ancak böyle kurabiliriz. Bunu yapamadığımız sürece baskı ve sömürü düzeni devam edecektir. Çıkışın yolu birleşik mücadeledir!"