Güncel

Öcalan: Sosyal muhalefet boşluğunu demokratik sosyalizmle dolduracağız

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, sosyal muhalefet boşluğunun demokratik sosyalizm ile doldurulması gerektiğinin altını çizerek, tabana doğru örgütlenmenin de demokratik sosyalizm kadar önemli olduğunu vurguladı.

Abone Ol

HABER MERKEZİ - Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, sosyal muhalefet boşluğunun demokratik sosyalizm ile doldurulması gerektiğinin altını çizerek, tabana doğru örgütlenmenin de demokratik sosyalizm kadar önemli olduğunu vurguladı.

Tarihi "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" ile tarihe bir kez daha damga vuran Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, bu süreçte yaptığı değerlendirme ve gönderdiği mesajlarda sosyalizme geniş yer ayırdı. Abdullah Öcalan, Anadolu ve Mezopotamya coğrafyası başta olmak üzere tüm Ortadoğu coğrafyasında yaşam süren farklı kültürlerin kendilerini ifade etmelerinde ve politik olarak özgür kılmalarında güçlü bir etki yaratan savunmalarının temeline sosyalizmi yerleştirdi;

“Toplumsal gerçeği hep dolu yaşamak, onun tüm geçmiş birikimini içinden geçilen anın oluşum heyecanı ve geleceğin engin umutlarıyla yaşamak hakikate en yakın yaşam gerçeğidir. Bu tarz bir yaşamı gerçekleştirmeyi sosyalist teori ve pratiğin temel sorunu olarak görmek büyük değer taşır. Bu gerçekleşme toplumsal hakikatin hem ifadesi hem de doğru yaşanması olarak anlam kazanır. Sosyalizmi sadece geleceğe ilişkin bir proje veya program olarak görmek yerine, anlık özgürleştiren, eşitliği ve adaleti gözeten, estetik değeri olan ahlaki ve politik bir yaşam tarzı olarak hakikatleştirmek gerekir. Sosyalizm hakikati ifade eden bilinçli bir yaşam tarzıdır. Tarihte örnekleri bolca görülen bilgeler ve müminlerin tarzına benzer biçimde zamanın bilgesi ve mümini olarak yaşamak gerekir. Liberalizmin ahlâk düşkünlüğünü ifade eden bireycilik özgürlük olmayıp, sahte bilinçle yaşatılan en aşağılık kölelik biçimidir. Anti- liberalizm olarak sosyalizm, özgürlüğü kolektif eylemde ve ahlâkta yaşamanın ideolojisidir.”

KADINLARA VE GENÇLERE 'SOSYALİZM' MESAJI

Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü savunmalarının 5’inci cildi olan Kültürel Soykırım Kıskacında Kürtleri Savunmak adlı kitabında sosyalizme yeni bir bakış açısı getiren Abdullah Öcalan, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla kadınlara gönderdiği mesajında da sosyalizm vurgusunda bulundu. Bu noktada kadın özgürlüğünün önemine işaret ederek, kadın özgürlüğü olmadan sosyalist olunamayacağının altını çizdi. Abdullah Öcalan, “Benim sosyalizm ile ilk sınavım bir kadınla nasıl konuşacağımı bilmektir” diyerek, bir kadınla nasıl konuşacağını bilmeyen kişinin sosyalist olamayacağını ifade etti.

Abdullah Öcalan, 76’ncı yaş günü dolayısıyla Amara'da gerçekleştirilen etkinlik dolayısıyla gençlere gönderdiği mesajında da sosyalizm vurgusu yaptı. Abdullah Öcalan, "Sosyalizm demek toplum demek, toplumculuk demektir. Sosyalistlik ise toplumsallaşmaktır. Kürdistan’da da bu anlayışla siyaset yapmak gerekir. Bunun adı toplumcu, sosyalist siyaset oluyor. Bu da örgütlenmekle olur. Örgütlenme en önemli çalışmadır. Yapamazsanız büyük eleştiririm. Onun için her yerde örgütleneceksiniz, her yeri örgütleyeceksiniz" mesajı gönderdi.

‘BOŞLUĞU DEMOKRATİK SOSYALİZM İLE DOLDURACAĞIZ’

Abdullah Öcalan, geçmiş yıllarda yaptığı tüm değerlendirme ve görüşmelerde de sosyalizme geniş yer ayırdı. Abdullah Öcalan, 3 Nisan 2013 tarihinde İmralı Heyeti ile yaptığı görüşmede, “Ben kimseye diktatörlük yapmam, bilimsel sosyalistim, savaşı da barışı da ciddi yaparım, başka bir şeye tenezzül etmem” dedi.

Abdullah Öcalan, mücadelesine Mahir Çayan sempatizanlığıyla başladığını belirterek, 14 Ekim 2013 tarihli görüşmede, “Mahir kendi kaderlerini özgürce tayin hakkını savunurdu. Onun bana verdiği ivme ile mücadeleye başladım. 40 yıldır onun çizgisindeyim ve bugüne geldim. Ben bu emaneti Mahir Çayan’dan aldım, onlara devrediyorum. Takip edeceğim. 40 yıllık sempatizanlığım ve deneyimim, büyük bir tecrübe ile Türkiye halkı adına büyük bir çalışma olacak” ifadelerinde bulundu.

Abdullah Öcalan, aynı görüşmede çok ciddi bir sosyal muhalefet boşluğu olduğuna dikkatleri çekerek, “Bunlar halkı tamamen alternatifsiz bıraktılar, halkı AKP’ye muhtaç ettiler. Biz bu sosyal muhalefet boşluğunu demokratik sosyalizmle, demokratik siyasetle dolduracağız. Ertelemeyi ve ağırdan almayı doğru bulmuyorum. Çok hızlı hareket etmelidirler. Daha yoğunluklu, daha tempolu pratik sürece girmelidirler. ‘71 devrimciliği devlete isyan devrimciliğiydi. Bu isyanı 40 yıldır ben götürüyorum, şu anda barış ve anlamlı müzakere yürütüyorum” şeklinde konuştu.

DEVLETİ DEMOKRASİYE DUYARLI HALE GETİRMEK

Abdullah Öcalan, 7 Aralık 2013’te ise Marks’ın düşüncesinin hiç kimse tarafından derinleştirilmediği için, Rusya ile Çin’deki reel sosyalizm pratiğinin kapitalizmden çok daha vahim bir yanlışa gittiğini söyleyerek, bunu “Örtülü burjuva diktatörlüğü” olarak tanımladı. Burjuva diktatörlüğü yerine proletarya diktatörlüğünün konulmasının çözüm olmadığının altını çizen Abdullah Öcalan, “Sosyalizmde devleti demokrasiye duyarlı hale getirmek bizim işimiz olmalıdır. Benim Marksist düşüncem budur. Marks’ın yorumu komünaldir. Proleter diktatörlük değildir. Demokratik Modernite ve benzeri çözümlemelerimiz Marksizm’in yeni yorumudur” dedi.

‘SOSYALİZMİN 5 BİN-10 BİN YILLIK ÖZÜ BİZDE MEVCUTTUR’

Abdullah Öcalan, 1 Haziran 2014 tarihli görüşmede de sosyalizm üzerinde durdu. “Sosyalizm eğer olacaksa, Batı’nın oryantalist materyalizmi üzerinde olmaz” uyarısında bulunan Abdullah Öcalan, şöyle devam etti: “Sosyalizmi İslam’ın göbeğinde aramak gerekir. Baba İshak, Sultan Sencer gibi örnekler incelenirse, onların hepsi sosyalizmle ilgilidir. Tipik bir Magna Charta’dır. İslam’daki ve daha önceki tarihi sosyalistleştirmeden başaramayız. O özendikleri Avrupa’nın tarihi bin yıllıktır. Sosyalizmin Allah’ı da Ortadoğu’dadır. İslam’ın ana gövdesi toplumsallıktır. Bizim tarihimizi inkâr eden bu anlayışı ben yıkmaya çalışınca anlamıyorlar. Oysa Erbakan ve AKP bile kendi iktidarını bu tarih üzerinden sağladılar. Şunu demek istiyorum: Sosyalizmin 5 bin-10 bin yıllık özü de bizde mevcuttur. Avrupa taklitçiliği ile ne sosyalizme gidilebilir, ne de kadın özgürleşebilir. Dediğim temelde etik ve estetik yaklaşımla kadınlar yoğunlaşabilirler. Morallerini bozmadan okumaları, ortaklaşmaları, akademilerde kendilerini geliştirmeleri önemlidir. Doğru yaklaşımlar önemlidir.”

‘ÖRGÜTLENME DEMOKRATİK SOSYALİZM KADAR ÖNEMLİ’

Aynı görüşmede tabana doğru örgütlenmenin merkezileşmede demokratik sosyalizm kadar önemli olduğunu vurgulayarak, “Bir ağaç düşünün, tek dallı olabilir mi? Ağacın birçok dalı vardır. Farklılık evrensel bir kuraldır. Monolitik ilke ise faşizmdir. Demokratik sosyalizm, neo-liberalizmin Türkiye’ye dayattığı vahşi kapitalizme karşı kendi demokratik ulus-devlet, ekonomik program, strateji ve taktik alternatifini ortaya koymalı, pratik örgütsel yönden yaşamsallaşmalı, yürümeli, koşmalı. Demokratik sosyalizmin böylelikle devlet, ülke, ulus kavramlaştırılması tarihsel ve politik felsefe ile bağı yetkince kurularak, statükonun güçlü eleştiri ile aşılması sağlanmalıdır. Tüm bileşenler, küresel neo-liberal kapitalist saldırıya karşı ancak sosyalizmin bu çerçevede güncelleşmiş (öz ve biçimde) haliyle başarılı bir seçenek oluşturabileceğini tüm yönleriyle kavramalı ve pratikleştirmelidir” ” önerisinde bulundu.

MA / Özgür Paksoy