Sırrı kendinden vazgeçti barıştan geçmedi

Barış Vakfı Başkanı ve Yazar Hakan Tahmaz bugünkü köşe yazısında, 'Sırrı kendinden vazgeçti barıştan geçmedi ' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Abone Ol

Sırrı kendinden vazgeçti barıştan geçmedi

Kendisini tanıdığım ilk günden bu yana hep barışın yanında durdu, barışı savundu, başıma ne gelir diye düşünmeden barış için elinden gelenden çok daha fazlasını yaptığına şahit oldum.

Sırrı’nın kızı Ceren sosyal medya paylaşımında “Ömrümün son gününe kadar tırnağının tekini incitenlere, gülümsemeni bile çok görenlere cehennem azabı yaşatmak için yaşayacağım, ama yapamam senin gibi” diye seslenmesine neden olan kötülerle dolu bu ülke.

Bu yazıyı yüreğimin beni daha önce hiç hatırlamadığım kadar daralttığı bir zamanda yazıyorum. Sebebi Sırrı. Son birkaç yıldır kendinden vazgeçip, barıştan vazgeçmeyen halleri.

Kendisini tanıdığım ilk günden bu yana hep barışın yanında durdu, barışı savundu, başıma ne gelir diye düşünmeden barış için elinden gelenden çok daha fazlasını yaptığına şahit oldum.

Her daim samimiyetine, içtenliğine, yalansız ve dolansız olmasına son yıllarda canından da, kendinden de vazgeçmeyi ama barışta ısrar etmeyi eklediğini, aort damarının yırtılması nedeniyle kaldırıldığı hastanede öğrendik.

Doktorların uyarısına rağmen kalbine operasyon yapılmasını ertelemiş. Topluma, ama daha çok da Kürtlere karşı aydınsorumluğunu ve görevi sonrasına ertelemiş. Barışı yoluna koymak için.

Ahmet Türk ve Pervin Buldan ile birlikte Selahattin Demirtaş ile süreci konuşmak, değerlendirme için gittikleri Edirne cezaevinde son ziyareti sırasında fenalaşması sonrası “Ahmet abi bu barış meselesini hal yoluna koymadan ölmek ha” diye hedefini açık etmiş.

Bu “adam”, milletvekili olduğu 2011 yılından bu yana barış, Kürt meselesi, ayrımcılık ve savaş konularıyla anılır oldu.

Son aylarda bozulan sağlığına rağmen, barış için yüreği elinde, canı cebinde olanların en başında gelendi. Türk milliyetçilerinin, Kürt sorununda çözümsüzlüğü savunanların, ırkçıların, savaştan, çatışmadan nemalananların hep hedefi oldu.

19 Mart sonrası İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu‘nun etrafından başlayan, bunu da aşan, bir çok alanda mücadele dalgasına dönüşen hareketin arkasındaki kendine solcu, muhalif diyen beyaz milliyetçiler, sosyal şovenler de bu kervana katıldılar.

Bahaneleri ise DEM Parti İmralı Heyeti üyeleri olarak Cumhurbaşkanı ile Sarayda yaptıkları görüşme sonrası “bugün yarından daha umutluyuz” sözleri oldu. Düpedüz korkularını kusuyorlar.

Sosyal medyada televizyon ekranlarında, gazete köşelerinde Sırrı’yı neredeyse gitmekte olan Cumhurbaşkanını kurtaran adam ilan edeceklerdi.

Sarayda Erdoğan’la görüşme sırasında çekilen bir fotoğrafını sosyal medyada yaygınlaştırıp, “Bu fotoğraf öğrencilerin tutuklandığı, İmamoğlu’nun tutuklandığı bir dönemde çekilmiştir” diye saldıranlar, aşağılayanlar, ülkelerinin barışına saldırdıklarının farkında olamayacak kadar siyasi miyop olduklarının farkında değiller.

Çoğu, Kürtlerin haklarına saldırmanın, DEM Parti’yi eleştirmenin aracı kılındı.

Bir o kadarı da Sırrı’nın barış çabalarına anlam veremiyordu. Ne de olsa onu, 2013-2015 çözüm süreci sonrasında, İstanbul Newroz’undaki konuşmasını bahane ederek bir buçuk yıl cezaevinde tutan aynı iktidar, aynı iradeydi.

Bir de başkanvekilliği yaptığı Meclis kürsüsünde Devlet Bahçeli’ye teşekkür etmesi sonrasında öfkeyle, aşağılayarak bakan insanların bunu solculuk, demokratlık adına yapmaları var ki insan söyleyecek söz bulamıyor.

Bunların birçoğunun yüzlerindeki maskeyi çekip çıkardığınızda, solcu görünümlü Türk milliyetçileri, sosyal şovenler olduğu görülecektir.

Bunların yüzleri asla kızarmaz, pişkindirler. Şimdilerde televizyon ekranlarında, köşe yazılarında kameraları gördüklerinde veya sosyal medya paylaşımlarında Sırrı için dua ederler ya da Sırrı’nın meziyetlerinden dem vururlar. Aslında barıştan korkanlar, kendi gölgelerinden korktuklarının farkında değiller.

İşin aslı şudur, son dönemde Sırrı Süreyya Önder, koca yüreğiyle bir kez daha “barış insanı nasıl olmalıdır”ı herkese gösterdi.

Sırrı hastanedeyken kaçımız “başka kaç Sırrı’mız var” diye düşünmedik ki. Kendinden vazgeçip barıştan vazgeçmeyen. Buyurun Sırrı’nın hikayesi.

Sırrı’nın kızı Ceren sosyal medya paylaşımında “Ömrümün son gününe kadar tırnağının tekini incitenlere, gülümsemeni bile çok görenlere cehennem azabı yaşatmak için yaşayacağım, ama yapamam senin gibi” diye seslenmesine neden olan kötülerle dolu bu ülke.

Bunu fark edelim ve sonrasına bakalım. Kendinden vazgeçip, barıştan vazgeçmeyen Sırrı’ların çoğalması güzelleştirecek ülkeyi.