Yöneticilerde Güç Zehirlenmesi

Hukukçu Eylül Yaylacı, bugünkü köşe yazısında ' Yöneticilerde Güç Zehirlenmesi ' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Abone Ol

YÖNETİCİLERDE GÜÇ ZEHİRLENMESİ

Makama, mevkiye, otoriteye karşı istek ve arzusu olan bir siyasi lider eğer uzun süreli ve kalıcı mutlak siyasi güce sahip olursa ve arka planda da doğasında bazı karanlık kişilik özellikleri saklıysa, bu durum etkisini göstererek “güç zehirlenmesi” adı verilen bir olguyu ortaya çıkarabilmektedir.

Otoriter ya da totaliter rejimler her çağda aynı sinsi ayak oyunlarına ve aynı numaralara başvurur, millet de bu oyunlara gelir ve sonunda tuzağa düşerek kendini kapana kıstırılmış hisseder.

Karizması, hitabeti, cesareti ile milletin sevgisini kazanan biri çıkar ve iktidarda daha fazla kalma yolunun hem “halkın adamı” hem de yeri geldiğinde despotluktan geçtiğini kısa zamanda anlamış olur.

Sandık demokrasisinden (!) milletin rızası ve onayı tekrar tekrar çıktığında, aşırı hırslı ve aşırı kibirli kişilik özellikleri, siyasi lideri her ne pahasına olursa olsun iktidarda kalma mücadelesine sevk eder. Siyasi ihtiras ve siyasi kibir, daha sonra güç zehirlenmesine neden olur.

Kalabalıkların teveccühü, alkış sesleri, etrafındaki destekçilerinin iltifatları, yağcılık ve yaltakçılık güç sarhoşluğu altındaki kişiyi makul olan çizgiden çıkarır.

Bertrand Russell; “Kibir üzerinde bir kontrol olmadığında bir tür deliliğe giden yolda

Bir adım daha atılmış olur. Modern insanın eğilimli olduğu güç zehirlenmesi. Bu güç sarhoşluğunun zamanımızın en büyük tehlikesi olduğuna ve büyük bir toplumsal felaket tehlikesini artırdığına ikna oldum.” der.

Otoriter rejimler kimyası gereği sorgulayan değil biat eden yığınların olmasını ister. Hukuku askıya alır mahkemelere talimat verir. Kolluk kuvvetlerini güçlendirir. Kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırır. Sivil toplum kuruluşlarını susturur. Dini suiistimal eder, milliyetçi duyguları kışkırtır. Daha saldırganlaşır, savaş dili kullanır, toplumu kutuplaştırır, yandaş basın yaratır. Korku iklimi oluşturur, özgürlükleri kısıtlar. Muhalefeti susturur, Parlamentoyu işlevsizleştirir, yandaşlarını ihya eder, kendi zengin sınıfını yaratır.

Güç, doğru kullanıldığında toplumlar için büyük bir itici güç olabilir. Ancak yanlış ellerde, büyük bir tehlike arz eder. Güç, eğer sorumluluk ve sağduyu ile dengelenmezse, en güçlü liderleri bile devirebilir. Tarih, gücün büyüsüne kapılan ve sonunda düşen birçok liderin hikâyesiyle doludur. Bu nedenle güç zehirlenmesi, hem bireyler hem de toplumlar için dikkate alınması gereken ciddi bir tehlikedir.

Ø Günümüzde güç zehirlenmesi yaşayan liderlere örnek vermek gerekirse;

- D. TRUMP’ın; “Ukrayna’nın madenlerini alacağım, İran’ı vuracağım, Kanada’yı alacağım, Grönland’ı vilayetimiz yapacağım, Filistinliler boşaltsın oraya modern mimaride yapılar yapacağım” sözleri,

- V. PUTİN’in; Dünyanın enerji egemenliğini elinde tutmak, deniz yollarının hakimi ve doğu blokunun lider devleti olmak istemesi,

- B. NETANYAHU’nun; Filistin’i tamamen almak ve tüm Ortadoğu’da tek güç olmayı istemesi,

- R.T. ERDOĞAN’ın; “Avrupa Birliği anlamını yitirdi, AB karşısında Avrasya Ekonomik Birliğine üye oluruz, dünya 5’ten büyüktür” şeklindeki sözleri, Nato’ya, Avrupa Konseyine, BM’e kafa tutması, Neo-Osmanlıcılık anlayışıyla Orta doğu ülkeleri üzerinde egemenlik kurma isteği,

Hatta siyasi bir lider olmasa da elinde tuttuğu ekonomik güç ile E. MUSK’ın; ABD için uçuk şeyler söyleyerek talimat veren bir konumdaymış gibi hareket etmesi, Almanya seçimlerinde Neo-Nazi partisini finanse ederek ırkçı bir partinin iktidar olmasını sağlamayı istemesi gibi örnekler, bu kişilerin yaşadıkları güç zehirlenmesinin sonucu olan pratiklerdir.

Güç zehirlenmesi yaşayan liderlerin tarihsel örneklerine baktığımızda ise; Hitler (Almanya), Mussolini (İtalya), Çavuşesko (Romanya), Franko (İspanya), Batista (Küba), Pevlevi (İran), Saddam (Irak), Kaddafi (Libya) ve daha hatırlayamadığımız isimlerle uzayıp giden bir liste olduğunu görüyoruz. Otoriter yönetimleri nedeniyle tüm bu liderlerin sonunun nasıl bittiği tarihsel kayıtları ile sabittir.

Partisi fark etmeksizin siyaset yapanlar dengeyi kaybettiği andan itibaren güç zehirlenmesi yaşıyorlar. Tarih, gücü kullanmayı becerememiş insanların aldıkları kararların sonuçlarıyla doludur.

Değişen ve dönüşen yeni dünya sisteminde bile, (üstelik tarihteki örneklerin kötü sonuçlarına rağmen), günümüzde hala benzer durumların yaşanması, güç zehirlenmesi olayının her dönem tehlike arzeden ciddi bir sorun olduğunu göstermektedir.

Güç zehirlenmesi yaşayan liderlerin sonunun, ya intihar etme ya da öldürülme şeklinde hazin bittiği unutulmamalıdır. Halkına zulmetmiş, ülkesine zarar vermiş birisi için farklı bir son olması da zaten hayatın olağan akışına aykırı olurdu.