BEDLÎS - Tetwan Newrozu'nda konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasına tepki göstererek, "Bu siyasi operasyon aynı zamanda bizleredir. Kent Uzlaşısı suç değil, demokratik bir modeldir" dedi.
Bedlîs'in Tetwan (Tatvan) ilçesinde "Rêbertiya Azad Civaka Demokratîk" ve "Özgürlük İçin Demokratik Toplum" şiarlarıyla Newroz Bayramı kutlaması gerçekleştirildi. Kutlamaların yapıldığı Fuar Alanı, "Newroz Azadî ye" yazılı bayraklarla süslendi. Yurttaşlar, rengarenk ulusal kıyafetlerle erken saatlerinde kutlama alanına gelerek, uzun bir süre halaya durdu. Alandan sık sık "Bijî Serok Apo" sloganı atılırken, program özgürlük ve demokrasi mücadelesinde hayatını kaybedenler anısına yapılan saygı duruşuyla başladı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, 2025 Newrozu'nun, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın yaptığı çağrı nedeniyle çok önemli olduğunu belirtti. Bakırhan, "Sayın Öcalan'ın Newroz Bayramı'nı kutluyoruz" dedi. Bakırhan, tüm tutsak siyasetçilerin de Newroz Bayramı'nı kutladı.
Bakırhan, "2025 Newrozu aynı zamanda Sayın Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'nı yaptığı bir yıl oldu. Demirci Kawa’nın yaktığı özgürlük meşalesi Sayın Öcalan’ın çağrısıyla bizleri ve bölge halklarını aydınlatmaya devam ediyor" diye kaydetti.
'ÖCALAN ORTADOĞU'YU AYDINLATMAYA DEVAM EDİYOR'
Abdullah Öcalan'ın çağrısının aynı zamanda Tetwan'da yaşananlara yapıldığına dikkati çeken Bakırhan, "Sizler bizi bugüne getiren, barışı mümkün kılan, barışı tartıştıran en büyük emekçilersiniz. Sizler olduğunuz için 27 Şubat'taki tarihi çağrı yapıldı. Sizler vazgeçmediğiniz için Sayın Öcalan 'demokratik toplum' dedi. Kürt'ün, Türk'ün, Alevinin, kadının ve emekçinin insanca yaşadığı, eşitçe yaşadığı ve özgür olduğu bir Türkiye istiyor Sayın Öcalan. Var mısınız Kürt'ün eşit olduğu, Türkiye'nin demokratik olduğu çağrısının arkasında durmaya? Sayın Öcalan, bu çağrıyla birlikte Demirci Kawa gibi, Mazlum'un 3 kibrit çöpü gibi, Kürtleri ve Ortadoğu halklarını aydınlatmaya devam ediyor" diye konuştu.
"Bu çağrı sadece Kürtlere kazandırmayacak, bu çağrı Türkiye halklarına kazandıracak. Bu çağrı sadece Kürtlerin özgürleşmesini sağlamayacak, 85 milyonun özgürleşmesini sağlayacak ve 85 milyona kazandıracaktır" diyen Bakırhan, şunları söyledi: "Onun için diyoruz ki bu çağrı samimiyetle, ciddiyetle ele alınmalıdır. Bu çağrının gereklerini iktidar ve devlet yerine getirmelidir. Sayın Öcalan'ın çağrısı öyle sıradan bir çağrı değil, Sayın Öcalan yeni bir start verdi. Kürt gerçekliğini, kazanımlarını demokratik adımlara dönüştürme zamanıdır. Var mısınız hep birlikte 50 yıldır onurlu bir şekilde taşıdığımız bu kimliği artık kazanımlarla buluşturmaya? Sayın Öcalan bize bir rota çizdi. Sayın Öcalan’ın çağrısı bizim için bir pusuladır. Bu gemiyi, bu pusula olduğu müddetçe başarıya ulaştıracağımızın sözünü bir kez daha Tatvan halkının huzurunda veriyoruz. Bir gün mutlaka ama mutlaka Sayın Öcalan’ın pusulasıyla birlikte bu gemiyi barış limanına, özgürlük limanına, demokrasi limanına taşıyacağımızın sözünü bir kez daha yeniliyoruz."
'PROVOKASYON VE SABOTAJ' UYARISI
Bir çağrı da devlete, iktidaradır. Evet bugüne kadar diyordunuz ki Sayın Öcalan bir çağrı yapsın. Biz de adadaydık. Sayın Öcalan ile birlikte 4 saat kaldık. Oradaki tutsak arkadaşlarıyla kaldık. Sayın Öcalan aynı zamanda batmış ve bitmiş, demokrasisi olmayan, özgürlüğü olmayan, ekonomisi neredeyse yok olmuş bir ülkeye aslında yeni bir kapı açtı. Sayın Öcalan Türkiye’ye demokratikleşme fırsatı verdi. Sayın Öcalan, 100 yıllık tekçi ve inkarcı politikalardan vazgeçin dedi. Sayın Öcalan, vicdanlı olun, inançlı olun, Kürt'ün dilini, kimliğini reddetmeyin dedi. Sayın Öcalan, demokrasi dedi ve biz de Sayın Öcalan’ın bu sözlerinin hayat bulması için 2025 yılı Newroz’unu bir fırsata, demokratik bir örgütlenmeye ve zemine çevireceğimizin sözünü veriyoruz. İşte hükümet ve iktidar beklediği bu çağrı geldiyse şimdi Kürt halkının istemiş olduğu demokratik talepleri karşılayacak adımlar atmalıdır. Bunun gereği yerine getirilmeli. Değil mi Tatvan? Bu çağrı aynı zamanda Sayın Öcalan’ın örgütüne yapıldığı gibi biz demokratik zemine yapıldığı gibi, devlete ve iktidara da yapılmış bir çağrıdır. Biz Sayın Öcalan’ın çağrısının arkasında durduk. Sayın Öcalan’ın örgütü, Sayın öcalan'ın çağrısının arkasında durdu. O zaman devlet de bu çağrının gereklerini yerine getirmelidir. Bu çağrı uzadıkça, gerekleri yerine getirilmedikçe provokasyonlar ve sabotajlara açık olur. Provokasyonlar ve sabotajlar olmasın istiyorsak çağrının gereğinin yerine getirilmesi gerekir.
BU OPERASYONLARDAN VAZGEÇİLMELİ
Biz demokrasi derken, özgürlük ve eşitlik derken İstanbul'da Sayın Ekrem imamoğlu ve 100’ü aşkın aydın, yazar ve siyasetçiye sabahın köründe operasyon çekildi. Bu operasyonu kınıyoruz, bunu eleştiriyoruz. Bu operasyonu reddediyoruz. Bu operasyon ne yargı ne hukuk meselesidir. Apaçık siyasi operasyondur. Bu siyasi operasyonlardan, artık bu barışın tartışıldığı bir süreçte vazgeçilmesi gerekiyor. İmamoğlu’nun Kent Uzlaşısı üzerinden gözaltına alınmasını kabul etmiyoruz. Kent Uzlaşısı Türk'ün, Kürt'ün, Arap'ın, emekçinin, kadının kentteki bütün dinamiklerin kendi yöneticilerini seçtiği ve kazandırdığı bir yöntemdir. Savcı bu operasyonla ne demek istiyor? Diyor ki Tatvanlıların İstanbul’daki iradesini tanımıyorum. Tatvanlı Kürtler İstanbullu Türklerle ittifak yapamaz diyor. Sayın savcıya sesleniyoruz; Kürtler siyaset yapmayacaksa ittifak yapmayacaksa ne yapacaklar? Bu siyasi operasyon aynı zamanda bizleredir. Kent Uzlaşısınadır. İrademizedir. Bu operasyonu kabul etmiyoruz. Sayın savcının dediğinin tersine daha fazla Türklerle, emekçilerle, Alevilerle, kadınlarla birlikte bir araya geleceğiz. Demokratik bir Türkiye için, demokrasi için, özgürlükler için, şeffaf ve demokratik yerel yönetimler için savcının dediğinin tam tersini yapmaya devam edeceğiz. Bu ayrımcı ve düşmanlaştırıcı aklı reddediyoruz. Ne demek Türk ve Kürt ittifak yapamaz? Hani Türk ve Kürt tarihsel ittifakından bahsediyorduk? O zaman bizim AK Parti ile yaptığımız görüşmelere de mi sayın savcı dava açacak. Bizler bu topraklarda yüzyıllardır devam eden Kürt ve Türk ittifakının demokratik bir zeminde yeniden güncellenmesinin mücadelesini veriyoruz. Kent Uzlaşısı suç değil, demokratik bir modeldir. Kürtlerin ve emekçilerin Türkiye demokrasisine kazandırdıkları çok değerli ve kıymetli bir zemindir.
BİRLİKTE OLACAĞIZ
Aylardır Türkiye iç barışını konuşuyor. Biz de konuşuyoruz, toplantılar yapıyoruz. Sanırım biz ve savcı beyin iç barıştan anladığı şey aynı değil. Bizim iç barıştan kastımız sadece Kürtlerle barışma değil, 85 milyonla barışmadır. Bizim iç barıştan kastımız sabahın dördünde operasyon olmasın, halkın seçtiği irade tutsak edilmesin üzerinedir. Ama iç barış derken bunlar sabah erken operasyonlarını anlıyorlar. Bu operasyonlar adalete, barışa ve demokrasiye vurulmuş büyük bir darbedir, sabotajdır, kabul etmiyoruz. İstanbul, Türkiye'nin kendisidir, İstanbul Bitlis’tir, Mutki’dir, Tatvan’dır, Siirt’tir, Kars’tır. 16 milyon aynı zamanda Türkiye'nin küçük bir prototipidir. Dolayısıyla İstanbul’u, İstanbul'un iradesini, İstanbul’un iradesinin seçmiş olduğu belediye başkanına suç örgütü lideri demelerini kabul etmiyoruz ve İstanbul halkının iradesi ile dayanışacağımızı ve birlikte olacağımız bir kez daha buradan tekrar ediyorum. İstanbul halkıyla dayanışacağız, demokrasiyle dayanışacağız, bu topraklarda demokrasinin gelmesi için bu siyasi kumpasları, operasyonları tanımadığımızı bir kez daha belirtiyoruz. Bir an önce Sayın İmamoğlu ile birlikte gözaltına alınanların serbest bırakılmasını ve barış sürecini zedeleyecek sabotajlardan ve provokasyondan kaçınılmalıdır."