AMED ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ-  30 Yıl Cezaevinin Ardından Amed’in Tarihi Surlarında Yazar Mizgîn Ronak, Cezaevinde Yazarlığa Dair Gazeteci Hamza Özkan’ın Sorularını Yanıtladı.

Öz Gündem’den Yeni Bir Başlangıç: Amed Surları’nda Röportajlar Başlıyor

Daha önce "Ötekilerin Gündemi" olarak yayın yapan platformumuz, bundan böyle Öz Gündem adıyla yoluna devam ediyor. Gerçeklerin izinde, ezilenlerin, mücadele edenlerin, hikayesi duyulmamışların sesi olmaya devam edeceğiz.

Amed’deki röportajlarımızı artık Amed Surları’nda gerçekleştireceğiz. Tarihin, direnişin ve hikayelerin tanığı olan bu kadim surlar, bundan sonra her hafta farklı mesleklerden, farklı yaşam hikâyelerinden konuklarımızı ağırlayacak. Amed dışındaki illerde de tarihi mekânlarda buluşarak yaşamın içinden sesleri taşımaya devam edeceğiz.

Bu yeni başlangıcın ilk durağında, yaşamının 30 yılını zindanda geçiren yazar Mizgîn Ronak ile Amed Surları’nda, Dağkapı’da bir söyleşi gerçekleştirdik. Onunla konuşurken, röportajı montajlarken ve yazıya dökerken içimde derin bir duygu birikti. Vefakârlık, bedeller, mücadele azmi… Yazar olmanın ne anlama geldiğini, direnişin kaleme nasıl sığdığını, bir kitabın sadece satırlardan ibaret olmadığını bir kez daha hissettim.

Değerli yazar Mizgîn Ronak ile yaptığımız bu özel röportajı okumak ve dinlemek sizlere de duygu katacaktır.

“Kürtçe Yazıyor ve Kürtçe Yaşıyorum”

Sayın Ronak, öncelikle röportajımızı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. 30 yılın ardından, Amed Sur’da yazarlığınızı ve cezaevi sürecinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ronak: “Yabancı bir dilde demeç vermek ya da söyleşi yapmak benim için farklı bir his. Çünkü ben Kürtçe yazıyor ve Kürtçe yaşıyorum. Okurlarımla Kürtçe buluşuyorum. Bu nedenle beni yabancı görenler olabilir, çünkü kitaplarımı okuyamayanlar için ben bir bilinmezim. Dilin yarattığı yabancılık, sosyo-psikolojik ve tarihsel bir gerçekliktir. Daha önce ‘İngilizce, Arapça, Türkçe, Farsça da yazılabilir’ dediğimizde, bazı Türkçe yazan arkadaşlar tepki göstermişti. Oysa bu bir ötekileştirme değil, filolojik bir gerçekliktir. Kürtçe de onlar için bir yabancı dildir.

Surların huzurunda konuşurken kendimi biraz tuhaf hissediyorum. Amed’in tarihi surları gibi ben de bu toprağın bir parçasıyım. Belki onların en küçük taşlarından biriyim ama buradayım.

Adsız-70

“Kitaplarla Dolu Bir Evde Büyüdüm"

“Kitaplarla büyüdüğüm için şanslıydım. Ehli kitap bir ailede yetiştiğimden, sürekli kitaplarla iç içeydim. Roman kahramanları, tarihimiz, ülkemiz ve kayıp kahramanlarımız kitaplarda vardı. Sonrasında cezaevinde de kitaplarla buluştum. Siyasi tutsakların bulunduğu her yer bir kütüphane olur. Bu bir realitedir. Ancak zamanla cezaevlerinde kitap sınırlandırmaları getirildi; kişi başına 10 kitap, 5 kitap ya da değişim şartları belirlendi. Buna rağmen kitap hep vardı.”

“İlk Şiirimi 9 Yaşında Yazdım”

“Evet, ilk kitabım cezaevinde başladı. Ama ilk şiirimi 9 yaşında yazmıştım. Çocukken kitap kokusunu tarif etmeye çalışırdım. Tarçın gibi miydi, karanfil gibi miydi bilemezdim ama kendine has, özel bir kokusu vardı. Cezaevinde de aynı koku benimleydi. Yazmak, zindanda çok farklı bir duyguydu. Bir kez mürekkebe bulaşınca, artık ondan kopamazsınız. Sanki ruhunuza bir mühür vurulmuş gibi olur.”

“Şiirlerim ve Kitaplarım Benden Önce Özgürlüğe Kavuştu”

“Bugüne kadar 8 kitabım yayımlandı. 7 kitabımı cezaevinde yazdım. Ne yazık ki 3 kitabım kayıp... Son kitabım ise dışarıda yazdığım makalelerden oluşuyor. İsmi ‘Nergiz le Borini’ yani ‘Bağışlamanın Nergisleri’ diyebiliriz. Ancak diğer kitaplarım içeride yazıldı. Onlar okurlarla buluştuğunda tuhaf bir his yaşıyordum. Çünkü ben hala tutsaktım ama kitaplarım özgürdü. Beni okuyanlarla buluştular, sevdiler, konuştular... Oysa ben orada, onların sevincini bile paylaşamıyordum.”

Cezaevinde Yazmak ve Okurlarla Buluşmanın Duygusu

— Sayın Ronak, uzun bir dönem cezaevinde kaldıktan sonra okurlarınıza ulaşamamış olmanın yarattığı bir eksiklik ve duygusal yük söz konusu. Cezaevinden çıktıktan sonra düzenlediğiniz imza günlerinde okurlarınızla ve dostlarınızla bir araya geldiniz. Bu iki farklı ruh halini nasıl tanımlarsınız?

Yani, gerçekten değişik bir duyguydu. Elbistan Cezaevi'ndeydim. Bir gün bir kargo geldi, içinden ilk şiir kitabım çıktı. Kitap, cezaevi kontrollerinden geçtikten sonra birkaç gün içinde elime ulaştı. İlk başta sadece kapağını görebildim, sonra birkaç gün sonra tamamen bana verildi. Rüya ile gerçek arasında bir duyguydu bu. Hem mutluluk vericiydi hem de hüzünlüydü. Çünkü o şiirler okura ulaşmıştı ama ben okurlarla buluşamıyordum. Kitabım, hayatımı değiştirememiş, esareti bitirememiş, uzaklığı kavuşturamamıştı. Bu yüzden buruk bir his vardı içimde.

Cezaevinden çıktıktan sonra ise tamamen farklı bir atmosferle karşılaştım. Bir sıcak yaz gecesiydi. Havaalanına indiğimde ellerinde çiçeklerle beni bekleyen gençleri gördüm. "Biz senin okurlarınız, seni karşılamaya geldik," dediler. Üstelik Kürtçe okuyan, Kürtçeye hakim gençlerdi. O an büyük bir mutluluk ve gurur duydum. Çünkü uzun zamandır güzel bir günü bekliyordum ama artık umut kesmiştim. Biraz da hazırlıksız yakalandım. O gece benim için gerçekleşen bir düş gibiydi. Okurlarımın gözlerinde kitaplarımı görmek, o ışıldayan bakışlarını hissetmek çok özel bir şeydi. Çünkü kitaplar, okunmadan tamamlanmaz; ancak okurun gözleriyle, dokunuşuyla ve yorumlarıyla gerçek anlamını bulur.

Ğğğğğğ

Kitap İmzalamak ve Okurla Buluşmak

— Kitaplarınızı imzalamak nasıl bir anlam taşıyor sizin için?

Geçmişte sürekli imza, evrak ve bürokratik işlemlerle uğraştım. O dönem benim için "imza" kelimesi hep bir zorunluluğun parçasıydı. Ama kitap imzalamak farklı bir anlam taşıyor. Çünkü kitaplarım, bana ait olmaktan çıkıp okurun oluyor. Cezaevindeyken bile okurlarım on yıl önce yayımlanmış kitaplarımı getirip imzalamamı istiyordu. Sararmış sayfalar, elden ele dolaşmış kitaplar görmek, kitaplarımın benden bağımsız bir hayatı olduğunu gösteriyordu. Bu yüzden imza atmak benim için çok detaylı bir mesele değil. Sadece küçük bir not bırakıyorum. Çünkü asıl mesele, okurla buluşmak.

Özellikle kitap fuarlarında ya da bir panel sonrası yaşanan o anlar çok kıymetli. Bugünlerde hepimizin en çok ihtiyacı olan şeylerden biri, aydınlık anlar. Çünkü uzun süredir karanlık bir mevsimdeyiz ve bu mevsim bir türlü bitmiyor. İşte o aydınlık anlar, okurla bir araya geldiğim o buluşmalarda ortaya çıkıyor.

Şiir Kitabı ve Yeni Projeler

Şu an yeni bir şiir kitabı üzerinde çalışıyorum. Ama yazmak, büyük bir emek ve odaklanma gerektiriyor. Uzun bir süre ilgilenemediğim için biraz geride kaldım. Ancak son dönemde tekrar yazmaya yoğunlaştım ve kitabı tamamlamayı düşünüyorum. Bunun dışında birkaç yarım kalmış çalışma daha var; biri şiir, diğeri roman.

Yazmak ve Kürtçe'nin Önemi

— Yazarlık sizin için ne ifade ediyor?

Yazarlık, sadece teknik bir iş değil. İlham, ruh ve duygu gerektiriyor. Bugün dijital dünya her şeyi hızlandırıyor, kolaylaştırıyor ama aynı zamanda ruhsuzlaştırıyor. Biz ise mürekkeple yazmanın, kelimeleri kovalamak ve onlara hayat vermek olduğunu biliyoruz. Özellikle de Kürtçe yazan bir yazar olarak, bu dili yaşatmak ve ona dair üretim yapmak benim için çok kıymetli. Kürtçenin tadını hissederek yazmak, kelimelerin derinliğini koruyarak ilerlemek gerekiyor. Yazdıklarımız, eğer gerçekten sahici ve samimi olursa kaybolmaz.

Ççççç

Kaynak: BİANET-https://bianet.org/niviskar/mizgin-ronak-7850

1973 Diyarbakır doğumlu olan Mizgîn Ronak, 1992’de 18 yaşındayken politik nedenlerle, dönemin Devlet Güvenlik Mahkemeleri tarafından müebbet hapse mahkum edildi. 30 yıl sonra, 10 Ağustos...

Domahiyê nîşan bide

Mizgîn Ronak

nivîsî

Zimanê pak

Zimanê pak

Em rastê nasek yanî rastê xwe tên carnan di nav xerîban de. Çi bû ew nasîtî? Zedie Smith dibêje ku Morîson rexnegirek dijwar bû ji bo pirtûkên xwe! Vê yekê ez kêfxweş kirim. Ji ber ku ez jî welê me, kêmaniyên ku kes hay jê çênabin jî welê derdikevin pêşberê min ku mû dibe werîs!...

21 Çile 2025

Mizgîn Ronak

nivîsî

Êdî...

Êdî...

Dê êdî xefk û kemînên xwe yên pûçderketî û zirx, vir û derew û komployên xwe yên li tewşêçûyî jî bidin ser pişta xwe û biçin. Aqilê xwe yê ku êdî nikare Kurdan bixapîne û hîlekariya xwe ya ku êdî dikare hew xwe bixapîne bidin ser serê xwe yê gêjbûyî û biçin...

14 Çile 2025

Mizgîn Ronak

nivîsî

Mesken û cîh çîyê me ye

Mesken û cîh çîyê me ye

Tişta nahêle mirov ji bin qalikê birînên xwe û hev, niha û dîrokê derkeve çî ye? Qey bindestî, xem û birînan li mirov dike mesken û hemî deriyan li ser mirov digire? Çî ye ya ku birîn û travmayan li dîlgirtiyan dike mal û hêlîn û nahêle jê bifirin?

9 Çile 2025

Mizgîn Ronak

nivîsî

Bêrîkên kun

Bêrîkên kun

Salek din jî ji kuna berîka me ketiye û çûye. Haya me jê çênebûye. Na, piştî ku çûye haya me jê çêbûye. Niha em dizanin û dibînin ku çilo xwe vediziye û çûye. Muhasebeya salê bikin heyran…Çi bû çi nebû. Beşdarê çibûy çi nebûy? Te çi xwend, çi nivîsî çi got? Çi nexwend çi nenivîsî, çi negot?

31 Kanûn 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Destên ku bûne bask

Destên ku bûne bask

Qelsî û têkçûna kurdîtiyê di şexsê kesên ku em qet ji wan hez nakin de jî pêk bê, divê li xweşa me neçe. Hesta despêka yekîtiyê li gor min ev e. Ji ber ku dema têkçûnên kurdan li xweşa hev diçe, vîrûsa sadîzmê ya herî har û qirêj dikeve dewrê û dû re serê xwediyên xwe jî dixwe. Divê bi xwe jî. Yek na roj be, ya din dibe şîv! Em qet ji bîr nekin ku tişta wan/wê/wî dixîne, kurdîtiyê jî dixîne, tişta kurdîtiyê dixîne jî min/me dixîne. Herçî xaîn û xiyanet e jixwe qet hewce nake ku bê behskirin.

24 Kanûn 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Lehengên li Petersburga kurdan

Lehengên li Petersburga kurdan

Ka bêje tu kî yî? Ji kîjan romana Dostoyevskî yî? Na. Ji romanên Helîm Ûsiv ,Bextiyar Elî û Bavê Nazê na. Niha ew na. Ji kîjan romana xopana Petersburgê yî? Berfa te ya ku ketiye ser ya Sîberyayê li ser kîjan serê te bûye kum û kolos? Erê gelek in serê te. Serê te yên ku bela ji wan kêm nabe. Ku bela pir bin ser jî pir dibin. Ne ji ber kêfê, ji ber serêş û belayan heyran, gelek seriyên te hene, em dibînin.

17 Kanûn 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Kumsor

Kumsor

Zivistanek ecêb û xedar e. Zarok dicemidin. Zivistanek koçber e jî dîsa bo me. Hêvî tenê dimînin, dinya di ser mirina me re derbas dibe û wilo haziriya sersalê dike. Lê em ê bi pêlavên sor û kurdî li ser spîtahiya berfê bimeşin. Ji berfê heta newrozê bimeşin. Newroza xwe ji nû va geş kin. Dê ji ber meşa pêlavên sor û kurdî zemher û seqem bireve, agirê wê bigihîje asîman.

10 Kanûn 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Çima Pollyanna ne kurd e?

Çima Pollyanna ne kurd e?

Ka bêje Pollyanna, ez ê bi çi awî dilê xwe amoj bikim? Mirovên qenc çima wiha nexweş dikevin û beden çî ye? Çima carna wiha dibe wek cezayek? Welle wek ceza ye. Her derê û her tiştê dêşîne. Dem dibe jehriyek li nêv damaran. Ka mirov dikare ji çiyê vê rewşê re şikir bike?

25 Mijdar 2024

Mizgîn Ronak

nivîs

Kurttir kûrtir e

Kurttir kûrtir e

18 Mijdar 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Tîmarxana qederê

Tîmarxana qederê

8 Mijdar 2024

Mizgîn Ronak

nivîs

Nêrgizên lêborînê

Nêrgizên lêborînê

1 Mijdar 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Serêş

Serêş

25 Cotmeh 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Anormal û normal

Anormal û normal

12 Cotmeh 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Ne dilek sê dil

Ne dilek sê dil

1 Cotmeh 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Ezên şerker

Ezên şerker

24 Îlon 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Derengmayîn jî çû

Derengmayîn jî çû

18 Îlon 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Bêzincîr

Bêzincîr

5 Îlon 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Kîjan erebe?

Kîjan erebe?

27 Tebax 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Dê çawa be?

Dê çawa be?

20 Tebax 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Xezela pişîkên payîzê

Xezela pişîkên payîzê

13 Tebax 2024

yên pirxwendî

Roj/Hefte/Meh

Wênesaz Bihar Moslehî: Ez bi xêzên xwe qaliban deforme dikim

7 Adar 2025

Wênesaz Bihar Moslehî: Ez  bi xêzên xwe qaliban deforme dikim

10 saliya Zarok TVyê pîroz be

7 Adar 2025

10 saliya Zarok TVyê pîroz be

8ê Adarê li Amedê: Peyama Abdullah Ocalan hat xwendin

8 Adar 2025

8ê Adarê li Amedê: Peyama Abdullah Ocalan hat xwendin

Jin û LGBTI+ li Taksîmê ne: "Heta wekhevî pêk neyê ev serhildan wê bi dawî nebe"

8 Adar 2025

"Têkoşîna me ya femînîst jiyana me û cîhanê diguherîne"

8 Adar 2025

kategoriyên rojane

ZAYENDA CIVAKÎ

ZAYENDA CIVAKÎ

NÛÇE

NÛÇE

MAF

MAF

ÇAND Û HUNER

ÇAND Û HUNER

MEDYA

MEDYA

Nivîskarên bîanetê

HEMÛ

Arslan Özdemir

Arslan Özdemir

Banga aştiya civakî

Mizgîn Ronak

Mizgîn Ronak

Zimanê pak

bianetê li ser medya civakî bişopîne,
berê hûn agahdar bibin

facebook

twitter

youtube

instagram

Bibin aboneyê bultena bîanetê

Mizgîn Ronak

nivîsî

Redîabolisation

Redîabolisation

9 Tebax 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Govenda bi tenê

Govenda bi tenê

30 Tîrmeh 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Dîabolîco

Dîabolîco

24 Tîrmeh 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Eva Kor û Dr

Eva Kor û Dr

16 Tîrmeh 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Xeber çiqas xeber e

Xeber çiqas xeber e

9 Tîrmeh 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Tirs çawa dişkê?

Tirs çawa dişkê?

1 Tîrmeh 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Kereng û ba

Kereng û ba

21 Hezîran 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Xwe dane dest

Xwe dane dest

11 Hezîran 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Hatin û çûyîn

Hatin û çûyîn

5 Hezîran 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Alên Reş û Firîna Bi Baskên Şikestî

Alên Reş û Firîna Bi Baskên Şikestî

27 Gulan 2024

Mizgîn Ronak

nivîsî

Parastina lawazker

Parastina lawazker

20 Gulan 2024

Mizgîn Ronak

Şedal: Barışa Giden Yol, Van Direnişinin Gücünden Geçiyor Şedal: Barışa Giden Yol, Van Direnişinin Gücünden Geçiyor

nivîsî

Baskên Hawarê

Baskên Hawarê

13 Gulan 2024