VAN ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ- Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Abdullah Zeydan, Ötekilerin Gündemi'nde Gazeteci Hamza Özkan’ın Sorularını Yanıtladı. Kayyım uygulamalarının Kürt illerindeki etkilerine dair önemli açıklamalarda bulunan Zeydan, özellikle son dönemlerde Van'da yaşanan mazbata gaspı ve kayyım atamalarıyla ilgili görüşlerini paylaştı.
Kayyım Gaspı ve Halkın İradesine Yönelik Saldırılar
Zeydan, kayyım atamaları ve halkın seçme iradesine yapılan saldırılarla ilgili olarak, “Türkiye’de insanların seçme ve seçilme hakkını elinden alırsanız, insanlar bunu kabul etmez çünkü herkes kendi iradesini, kendi onuru ve haysiyeti olarak görüyor. Bu, bir darbeye eşdeğer. Seçimle gelen, sandıkla gelen insanları uyduruk gerekçelerle işgal etmek arasında hiçbir fark yok” dedi. 3 dönemdir kayyım atamalarına karşı büyük bir direniş gösterdiklerini belirten Zeydan, bu uygulamanın sadece DEM Parti’ye oy verenleri değil, bütün halkı etkilediğini vurguladı.
Van'da Mazbata Krizinden Sonra Gelen Tepkiler ve Direniş
Zeydan, 31 Mart seçimlerinin ardından yaşanan mazbata gaspına değinerek, halkın büyük bir itirazla kayyımlara karşı durduğunu söyledi. Ancak, iktidarın bu mesajı doğru almadığını ve kayyım uygulamalarına devam ettiğini ifade etti. Van'daki yerel mahkemenin AKP'nin talimatları doğrultusunda verdiği kararın, Yüksek Seçim Kurulu tarafından yok hükmünde sayıldığını hatırlatan Zeydan, belediyenin kaynaklarını peşkeş çekme amacına yönelik bir hukuk ihlali yaşandığını belirtti.
Toplumun Birleşmesi ve Kayyım Uygulamalarına Karşı Umutlu Mücadele
Zeydan, kayyım uygulamalarının sadece yerel yönetimler için değil, tüm Türkiye toplumu için bir tehdit oluşturduğunu söyledi. “Biz burada sadece Van halkının iradesini onurunu korumuyoruz, tüm Türkiye halklarının hakkını koruyoruz. Çünkü biz adaleti, vicdanı, ahlakı koruyoruz” diyerek, halkın iradesini savunma mücadelesinin tüm Türkiye’nin ortak meselesi haline geldiğini ifade etti. Zeydan, antidemokratik uygulamalara karşı halkın bir araya gelerek güçlü bir mücadele vereceğine olan inancını dile getirdi. “Tarih de bize göstermiştir ki, halkın iradesine darbe yapanlar sonunda utançla anılır,” dedi. Kayyım uygulamalarının tarih olacağına inandığını belirten Zeydan, bu mücadelenin sonunda Türkiye'nin daha demokratik ve eşit bir geleceğe kavuşacağına olan inancını yineledi.
Demokratik Cumhuriyetin İnşası ve Barış Umudu
Zeydan, Türkiye'nin demokrasi ve hukuk açısından yaşadığı sorunların sadece Kürtler için değil, tüm toplumsal kesimler için geçerli olduğunu vurguladı. Kayyım uygulamaları ve hukuksuzlukların Kürt halkının dışında da toplumun farklı kesimlerini etkilediğini belirtti. “2015-2016 sürecinde başlayan baskılarla birlikte, hem Kürt halkı hem de Türkiye’nin diğer toplumsal kesimleri ağır bir zulme maruz kaldı. Biz o günlerde de uyarıyorduk; eğer bir ülkede Kürtler için hukuk, adalet ve demokrasi yoksa, bu sistemin bir gün herkese zarar vereceğini,” diyen Zeydan, bugün yaşananların, o dönemdeki uyarıların gerçek olduğunu gösterdiğini ifade etti.
Toplumsal Dayanışma ve Barışa Doğru
Zeydan, Türkiye'nin mevcut sisteminin tekçi bir yapıya dayandığını ve bu zihniyetin değişmesi gerektiğini savundu. Bu noktada, farklı toplumsal kesimlerin güç birliği yaparak, ortak bir zeminde birleşmesi gerektiğini söyledi. "Türkiye’de 100 yıldır süregelen tekçi zihniyetin aşılması, halkların ve kimliklerin eşit haklarla kendilerini ifade edebileceği bir yapının kurulması gerekiyor,” dedi. Zeydan, bu sistem değişikliğinin sadece Kürtler için değil, tüm halklar için önemli olduğunu belirterek, barışa ve demokrasiye giden yolun herkesi kapsayan bir anlayışla inşa edilmesi gerektiğini ifade etti.
Kürtlerin Barışa Katkısı ve Umut
Zeydan, Kürt halkının barışa olan katkısının önemli olduğuna dikkat çekerek, barışın Türkiye’nin demokratikleşmesiyle doğrudan ilişkili olduğunu vurguladı. “Kürtlerin onurlu bir yaşam talebi, Türkiye'nin demokrasi sorunu ile bağlantılıdır. Eğer bir halkın hakları baskı altına alınıyor, demokrasiden dışlanıyorsa, bu sadece o halkı değil, tüm toplumu etkiler,” dedi. Zeydan, bu nedenle, Türkiye toplumunun gerçek barışı bulabilmesi için tüm kesimlerin adalet, eşitlik ve haklar temelinde bir araya gelmesi gerektiğini belirtti.
Barışın Bölgesel Yansıması
Zeydan, barışın sadece Türkiye için değil, bölgesel bir öneme sahip olduğunu belirtti. “Türkiye’de kurulacak olan demokratik bir Cumhuriyet, Orta Doğu ve çevre coğrafyalarına huzur, mutluluk ve özgürlük getirecektir. Bu barış, sadece Türkiye toplumu için değil, tüm bölge halkları için kritik bir öneme sahiptir,” diye ekledi. Son olarak, Zeydan, Türkiye'deki tüm ötekileştirilen kimliklerin, inançların ve toplumsal muhalefet gruplarının dışlanmadan eşit yurttaşlık hakkına sahip olacağı bir demokratik Cumhuriyet temennisini dile getirdi.
