Konuk yazar...

Barışa Çağrı ve Çelişkili Yaklaşımlar Arasındaki Kürt Sorunu

Konuk yazar, geçen Dönem Eğitim Sen Batman Şube Başkanlığı Yapan Eğitimci Nureddin Şimşek, bugünkü köşe yazısında 'Barışa Çağrı ve Çelişkili Yaklaşımlar Arasındaki Kürt Sorunu' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Abone Ol

BARIŞA ÇAĞRI VE ÇELİŞKİLİ YAKLAŞIMLAR ARASINDAKI KÜRT SORUNU ..

Amerikan Toplum Barış Gücü (CPT) üyesi Kamran Osman'ın aktardığı üzere, Türk ordusuna ait uçakların Kandil bölgesine yakın alanlara Kürtçe bildiriler atması dikkat çekici bir gelişme olarak karşımızda duruyor. Bildirilerde, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın örgütün feshedilmesi ve silahların bırakılması yönündeki çağrısı hatırlatılarak, PKK mensuplarına "teslim ol" çağrısı yapılıyor.

Öcalan'ın bu çağrısı, silahlı mücadelenin bir çözüm olmadığını açıkça ortaya koyması açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Yıllardır süregelen çatışmaların her iki tarafa da büyük acılar yaşattığı ve bir sonuç getirmediği gerçeği ortadadır. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu çağrıyı yaparken sergilediği yaklaşım, samimiyet ve çözüm odaklılık konusunda ciddi soru işaretleri yaratmaktadır.

Bir yandan havadan bildirilerle teslimiyet dayatılırken, diğer yandan Kürt halkının yüz yılı aşkın süredir var olan haklı taleplerinin görmezden gelinmesi büyük bir çelişkidir. Kürt sorunu, sadece silahlı bir örgütün varlığından ibaret değildir. Bu sorun, Kürt halkının kimlik, dil, kültür ve eşit vatandaşlık gibi temel haklarının gasp edilmesinden kaynaklanmaktadır. PKK'yı ortaya çıkaran ve ondan önce de Kürt isyanlarını tetikleyen temel neden de bu hak gasplarıdır.

Abdullah Öcalan'ın da belirttiği gibi, PKK'nin silahlı mücadeleye başvurmasının nedenlerinden biri de legal siyasetin önündeki engeller ve Kürt halkının kabulü noktasındaki sistemin direnci olmuştur. Yıllardır denenen askeri yöntemlerle bir sonuç alınamadığı açıkça görülmüştür. Aynı taktikleri tekrar ederek farklı bir sonuç beklemek ise gerçekçi değildir.

Çözüm, silah dayatmak ve teslimiyet çağrıları yapmak yerine, Kürt halkının temel hak ve taleplerini anayasal güvence altına alacak demokratik bir müzakere sürecinin başlatılmasıdır.
Kürtlerin kimlik ve vatandaşlık tanımlarının anadilinde eğitim hakkının sağlanması, kayyum politikalarına son verilmesi, siyasi tutukluların serbest bırakılması ve hasta mahkumların durumuna acil çözüm bulunması gibi adımlar, gerçek bir çözüm iradesinin göstergesi olacaktır.

PKK'nin kurucu lideri Abdullah Öcalan'ın silahların bırakılması yönündeki çağrısı, sorunun çözümü için önemli bir fırsat sunmaktadır. Ancak bu fırsatın değerlendirilebilmesi için, devletin de aynı iyi niyet ve çözüm kararlılığını göstermesi gerekmektedir. Tek taraflı dayatmalar ve güvenlikçi politikalar yerine, diyalog ve müzakere zeminini güçlendirecek adımlar atılmalıdır. Aksi takdirde, atılan bildiriler ve yapılan çağrılar, samimiyetten uzak ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik bir algı operasyonundan öteye gidemeyecektir.

Unutulmamalıdır ki, yüzyıllardır süren bu sorunun çözümü, ancak kardeş halkların birbirini anlaması, haklarına saygı duyması ve demokratik yöntemlerle ortak bir geleceği inşa etme iradesiyle mümkün olacaktır. Silahların susması ve siyasi çözüm yollarının açılması, bölgeye huzur ve refah getirecek yegane yoldur.