MİTOLOJİ MİZAH / Fetih Doğan Koç
Zımeqlilerin kısa antik mitoloji tarihi
Antik Zımeqliler, Horosan’dan Hindistan’a ve Nepal’den yukarı Mesopotamia bölgesinden Dersim’e kadar yayılarak birçok bölgede yaşadılar. Asurluar, Ezediler, Zerdüşler, Aborjinler ve kızılderiler gibi gibi diğer halklarla yakın ilişkileri vardı. Zımeqliler hep devletsiz yaşadılar. Kendi kendini yöneten bir topluluktu. Doğa inancına sahip olan Zımeqliler aynı dili ve aynı inançları paylaştılar.
Taş Devir’nde Zımeq
İlk insan Zımeqın Weroc bölgesinde kemera pijiktan kopan taşlardan ortaya çıktığını söylenmekte. Taş devri ilk insan ortaya çıkış dönemine taş devri denilmekte. Taş devri, Tunç ve Demir çağlarına kadar süren dönemdir. Tarih öncesi dönem olarak adlandırılan taş devri, Dünya tarihinin en eski çağıdır. Taş devri dönemlerine ait bulgularda; çakmak taşı, Peskovi boynuzu, insan kemikleri ve Pepuk kuşun sesi bulunmuştur. Ayrıca bir dönem ileri gidildiğinde taşların yontularak bıçak, orak, balta, nalcığ ve karasapan gibi araçların icat edildiği gözlemlenmiştir. Taş devri üç ara dönemden oluşmakta olduğunu yine Zımeqli bilgeler tarafından bulgularla tespit edilmiştir.
Taş devri dönemlerine ait olan bulguların çakmak taşı Zımeqın kemere gangin taşlarında bulunduğu belgelerle günümüze kadar aktarılmıştır. Yine, feodal üretim araçlarından gamı olarak bilinen, otları kırpıp saman haline getiren gamının altına takılan bıçak gibi keskin taşlarda Zımeqliler tarafından Kemere Gangde bulunmuştur.
Are mıleketo bölgesinde taşları yontarak şarap yapmayı da ilk taş devrinde Zımeqliler başlatmıştır. Şarabın bunuluşu ile üzüm (üzüme o dönem henguru denilmekteydi) bağları da yine Zımeq bölgesi olan bugünkü ismiyle Sivisk da ekilmiştir. Siviskı denilen yere Zımeq antik döneminde Sıkıcı deniliyordu. Sıkıcı ismi günümüz de Siviskı olarak değişime uğramıştır.
Tunç Devri'nde Zımeqliler
Tunç Devri'nde (M.Ö. yaklaşık 1200-1100), Gang tepesinde, Siwiskı, Koye Sur, Weroc, Barığı ve Hopıkı anakarasında yani bugünkü Zımeqe ait bölgeye yerleşik bir hayat oluşturdular. Aynı kültürlere sahip bu topluluk, hayvancılık ve çiftçilikle uğraşarak yaşamlarını sürdüler, ancak özellikle guluk, rebes, kenger ve konkur mantarı gibi doğadaki yenir bitkileri keşfederek de doğal yaşamayı da dünyaya örnek oldular ki Dersimliler hala bu bitkilerle yaşamaya devam etmektedir.
Zımın kültürü Sur (kırmızı) Tunç Çağı'nda, M.Ö. yaklaşık 1400 ile 1300 arasında Zımeq anakarasında Kela suru bölgesinde ortaya çıktı. Bu isim, kültürün ilk olarak 1638 yılında Satoğli kabinesinden Lılo isminde bir bilgenin yer altı mağarası inşaa sırasında ki kazılarında bulgular ortaya çıkarmıştır. Bilge Lılo bu bulgulara Zımın ismini vermiştir. Bu tarihi antik bulgular daha sonra Yunan ve Mısırlılar tarafından çalınmıştır. Bugün bu antik eserler Atina ve Kahire müzelerinde sergilenmektedir.
Zımeq Tunç Çağı'nın Zımın dönemi, Zımeqliler tarafından "pag çağı" olarak görülmüştür ve belki de daha sonraki Zımeq mitolojisinde anlatılan birçok hikayenin (Eşliya Çıçı çirokları da dahil) tarihsel arka planını oluşturmaktadır. Bu zamana ait nesnelere ve sanat eserlerine Zımeq'de ve bazı Zımeq mağaralarında ve kayalarında rastlanmaktadır. Özgün Zımın el işlemeleri ve Seybıra’ın zaanatları tüm Dersim’e yayılmıştır ve günümüzde Dersim kültürü olarak kalmıştır. Bu eserler, Zımeq mitolojisinin sanat eserlerini dekore etmek için kullanıldığı ilk zamanlara işaret eder. Aynı zamanda, en eski Zımeq edebiyatı olarak filozof Hıdıre Hesik destanlarının bugün bizim miras aldığımız şekline ulaştığı zamanla yaklaşık aynı zamana aittirler.
Zımın medeniyetinin çöküşü M.Ö. 1300 civarı Bomo Çağ olarak bilinen bir soyutlanma dönemini getirdi. Ancak M.Ö. 600 civarında çeşitli bölgelerle Kazım olarak bilinen şahıs tarafından ticaretin başlatmasıyla yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Sanat, zanaat ve yazı yeniden ortaya çıktı. Ve ilk yazı mağara Arıcı olarak bilinen bölgede kayalara yazılarak başlandığı ortaya çıkmıştır. Mağara arıcı da aynı zamanda bir insan figürü kayaya işlenerek ilk resim sanatının burada ortaya çıktığını antik bulgular göstermektedir.
Qoç ve Ostur sanat dönemi
Zımeq sanatının Qoç ve Ostur döneminde (M.Ö. yaklaşık 450-320) ortaya çıkan heykelerin en belirgin iki biçimi, genç kızların (Çenek) ve erkeklerin (Lacek) ayakta durur şekilde betimlendiği heykellerdi. Bu heykeller Zımeq sanatın da büyük kaya taşlarından yontularak elde edilen qoç ve ostur figürleri heykel olarak kullanıldı. Bu tür heykeller aynı boyutta yapılırdı. Hepsinde ortak görülen geleneksel bir poz vardır: Merkezi bir çizgiyle eşit bir şekilde ayrılabilen baş ve gövde, öne ve arkaya eşit olarak yerleştirilmiş ve iki kalın bacak konulmuştur. Dört bacak yerine iki bacak tercih edilmiştir. Bu heykeller genellikle, hem mezar taşları olarak hem de mezarlıkların görkemli görünmesi için kullanılmıştır.
Sanat, felsefe ve edebiyat dönemin başlangıcı
M.Ö. 300 civarına gelindiğinde Zımeq köyü Nısangı bölgesinde "halkın yönetimi" yani demokrasi ortaya çıkmıştı. M.Ö. 272-268 yıllarında bir Arap istilasının yenilgisinden sonra, özellikle Zımeq anakarasında olan Nısangı bölgesinde altın bir çağ başlamıştı. Zımeq tiyatro, felsefe, edebiyat, sanat ve mimarlıkta rakipsiz bir sürece girmiştir. Bunu öğrenen Yunan ve Mısırlılar kıskançlıktan adeta çılgına dönmüşlerdi. O dönemde Zımın imparatorluğu Xeç, Kırnık, Askısor, Derviş Cemal, Şüşenk, Rebet, Kevırkan ve Çemçeli sınırlarına kadar yayılmaktaydı ve Zımın imparatorluğu koalisyonla yönetilmekteydi. Bu koalisyon imparatorluk sayesinde ilk Antik tiyatro tape ortı da kurulurken ilk akademik okul da Nısangı bölgesinde kurulmuştu. Bu Akademik okulun kalıntıları hala Nısangı bölgesinde koruma altında tutulmaktadır.
Yunanlılar ile Mısırlılar Akademik okul kuran Zımeqlilerin önüne geçmek için bir şeyler yapmayı düşündüler ve günümüzde para basımına girdiler. Zımeqliler paraya karşı çıktılar. Ki Zımeqliler 1800’lerin sonlarına kadar hiç para kullanmadılar. Antik Yunanlar ve Mısırlılar dünyanın en eski madeni paralarından birini yapmalarının yanı sıra, onları ticarette yaygın olarak kullanan medeniyetlerdi. yinede Zımeqliler ticarette parayı kullanmadılar. Çünkü Zımeqliler daha çok ortak bir yaşamı benimsediler. Bu yaşam tarzında komün olarak adlandırdılar.
Zımınistik dönem
Zımıstan ve Zımı bu Zımınistik kelimesinden ortaya çıkmıştır. Bugünkü Dersimliler de bu kelimelerden çıkan isimlendirmeyi hala kullanmaktadırlar. Zımıstan kış mevsimine denirken, Zımı ise güneş görmeyen bölgeye söylenir.
Büyük Satoğlu‘nun ölümü ve ardından gelen Zımınistik dönem (M.Ö. 142-14), Zımeq gücünün ve kültürünün Hopik, Çırtık, Vank, Pırkanio, Yine Beg, Çala Baqe Qeri, Nısangı, Çewresçımı, Koye Sur, Are Mılaketo, Bımabrekten Dere Hegaya ve oradan Dere Gomi vadisine uzanarak taa Rebet altına kadar uzandı. Zımınistikle ortaya çıkan ve dünyaya yayılmaya başlayan Zımeq fikirleri, sanatı ve kültürü Roma İmparatorluğunu, Yunan antik çağını ve Mısırlıları etkilediği açık bir şekilde görülmüştür. Bundan dolayı Büyük İskender işgal ve talan seferlerine başlama kararı almıştır.
Bu talan her ne kadar M.Ö başlamış olsa da günümüze kadar kesintisiz devam etmiştir. Zımeqlilerin bu Zımınistik kültürü Pers, Roma, Bizans, Arap ve Osmanlılar tarafından işgal edilerek, yağmalanarak ve asimle edilerek günümüz Cumhuriyetine kadar uzanmıştır.