Yazar Fetih Doğan Koç'un bugünkü köşe yazısında, 'Hayatın içinden ' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

HAYATIN İÇİNDEN 

İbo ve Eleni yoldaşlarımı anlatacağım size bu yazımda.

Ben onlara şöyle hitap ediyorum; Kaptan İbo, komunist Eleni. Ama ikiside komunist. Ayrışım şurdan geliyor; İbo denizi keşfeden ve deniz bilimcisi olduğu için, ve nerdeyse her gün tekneyle denizi gezdiği için, denizde yaşıyan her canlıyı iyi tanıdığı ve balıkların en güzelini bize getirdiği için ona KAPTAN İbo diyorum.

Eleni; neşeli, candan ve İbo gibi paylaşımcı. Düzene sürekli isyan eder ve hiç bir zaman karamsarlığa düşmez, İboyla omuz omuza adanın tüm sorunlarıyla ilgileniyor, ada da yaşayan halkı örgütleyerek, adayı adeta Yunanistan’ın Küba’sı durumuna getirmişler. Eleni Sürekli şarkılar, marşlar söyler, adalılarla sirtaki, zeybekiko ve valkaniko halayı oynarlar. Kısacası yaşam dolu bir insan komunist Eleni.

İbo; sadece deniz ve paylaşımın ötesinde başka özeliklere de sahip. Bilge ve yılların birikimiyle tam bir derya. Tarih, felsefe, sanat ve her konuda oldukça donanımlı. Eşkali de bu birikime yakışıyor. Mütavazi, muhteşem bir gönüle sahip, yıldızlardan süzülen ışık gibi nur yüzlü. Bilge birikimiyle de tam ay güzelliğin de dersek hiç abartılı olmayacaktır. “bilgi paylaşımdır.” diyor İbo. Bundan dolayı gerek bilgi gerek hayata dair ne varsa paylaşılmalı diye aktarıyor. Muhteşem ve derin bir felsefe yaşamına sahip İbo.

Kaptan İbo, Küba komunist başkanıda selamlıyor her seferinde. “iyi işler yapıyor, beliki benden çok şey öğrenmiş. Ama daha öğrenecek çok şeyler var, tüm bilgi ve birikimimi kendisine aktaracağım. Aramız çok iyidir, sağolsun komunist başkan bana karşı kusurda eksik etmiyor, her daima beni soruyor, selam gönderiyor, yüzümü gözümü öpüyor. Ama daha beni Küba’ya davet etmedi, davetini de bekliyorum. Bu konuda biraz kırgınım komunist başkana” diye de sitem ediyor.

İbo&Eleni tarihsel olarak da aynı köklerden geliyorlar. İlk aşık oldukları yıllarda kendi partilerinden biraz sıkıntı yaşamışlar. Yunanistan ve Türkiye komünist partisi aşklarına karşı çıkmış. Ama tüm baskılara rağmen aşkla karşı duruş sergilemişler. Sonunda İbo&Eleni aşkı zafere ulaşmış. Yaşasın İbo&Eleni aşkı diyoruz ve o kutsal aşkların önünde saygıyla eğiliyoruz. Aşklarıyla Ege’nin iki yakasını bir araya getirmişler. Zülfü Livaneli bu aşkın önünde saygıyla eğilerek ağlamış. Gözyaşları, damla damla İbo&Elenin aşk ayaklarına düşmüş. Bu aşka birde Ege şarkısı bestelemiş Zülfü Livaneli. Sezan Aksu ile Haris Alexiou bu aşka, tarihi akropolis antik tiyatrosunda konser vermişler ve İbo&Eleni’ye özel Ege aşk ödülü plaketi, ünlü Yunanlı Müzisiyen Mikis Teodrakis tarafından verilmiştir. Bu aşkın belgeseli ve filmi yapılmış. Aşkları Olympos dağlarında heykelleri yapılarak ölümsüzleştirilmiştir.

Biz de İbo&Eleni aşkını eski Küba komün ruhuyla selamlıyoruz.

Kaptan İbo yoldaş, şuan iki eser üzerinde çalışıyor. Birinci eser Yunan ve Mezopotamia ortak tarih kökleri üzerine çok derin ve geniş çaplı bir araştırma yürütüyor. İkinci eser olarak ise yaşamını anlatan bir anı-roman üzerin de yoğunlaşmış. Bana, her iki çalışmasının detaylarını anlatı, kısa da olsa bazı bölümlerini okumama fırsat verdi. Çok derin ve felsefesi Ege denizi gibi muhteşem. Kendisini kıskandım doğrusu. Ama aynı zamanda duygulandım da. Halklara böyle tarihsel yapıtlar bırakacağı için kutluyorum. Bende bu eserlerin çıkmasını heyecanla bekleyeceğim.

Kaptan İbo Mâlikânesini nasıl anlatayım size? O Mâlikâne anlatılmaz, ancak yaşayarak anlamlandırılabilir. Yinede kısaca tarif edeyim. Eski bir ev, orijinal halini hiç bozmamışlar ve otantik havasıyla büyük bir bahçenin içinde, akşamları ay ve yıldızlar sanki bu otantik mekana düştü düşecek gibi. Bu mekan insanı aşka, aşktan da sevişme duygusuna sürükler. Ben şanslıyım. Çünkü bu mekanda sevgililerimle sevişme olanağım oldu. Kapısı daima açıktır, hiç bir zaman kilit vurulmamış kapıya. Aşka kilit vurulmadığı gibi kapılara da kilit vurulmaz. Bir odası tamamen büyük bir kütüphane, çalışma masası muhteşem. İbo çalışma masasında oturduğu zaman kitapların içinde kayıp oluyor. Odanın ortasında eski kayıktan yapılmış rüya gibi bir yatak. Aşk ve ilham yatağı. Kaptan İbo oda dekorasyonuyla aşkı yıldızlar gibi anlatıyor. Burada da kendisini kıskandım. Salon tam bir kültür merkezi gibi. Bahçesinde bin bir çeşit çiçek kokusu sarıyor insanı. Bir bölümüne sebze ekmiş. Meyve ağaçları evi çevrelemiş adeta. Şarap muhteşem. Kendi imalatı. Şarabın tadına doyulmuyor. İnsan aşka doymuyor ki şaraba doysun.

Kaptan İbo şiir kitaplarımı okumuş. Şiirlerime güzel tepkilerini anlattı ve çok beğendiğini söyledi. Bundan dolayı kendisine teşekkür ediyorum.