Yazar Sevim Alagöz, bugünkü köşe yazısında ' Kadınların Manifestosu ' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Kadınların Manifestosu
Tüm dünyanın gözleri önünde karanlığa hapsedildiler. Karanlıkta bırakılınca kimsenin haberi olmaz, görmez, duymazlar diye her türden hak ihlaline uğradılar. Egemenlerin- hükmedicilerin tüm zorbalıklarına, karanlıkta başlattıkları o çığlıklar artık yeri göğü inletiyor. "Jin Jîyan Azadı" bu üç kelime ile anlattıkları bir devrimin özü-özetidir, kadınların manifestosudur ve dünyadaki tüm kadınlara bir çağrıdır ayrıca.
Onlarca yılın zulmünü, acılarını, kayıplarını ve yaşama dair direnç ve umutlarını üç kelimeyle egemenlere kabul ettirdikleri hak arayışları artık görmezden ve duymazdan gelinemiyor. Kuzey ve Doğu Suriye'de faşist Baas Rejimi ve onun sonucu olan IŞİD'e karşı savaşan Kürtler, kadınlarının erkekleriyle birlikte eşit koşullarda savaşarak barbar sürüsünü alt eden YPJ'li kadınların isyan ve özgürlük çığlıkları dünyanın her yerinde duyuldu.Rojava Özerk Yönetimi'nde eşit hak ve güce sahip olmanın onur ve gururunu taşıyan bu kadınları susturmaya kimsenin gücü yetmedi. Susturamadıkları gibi aksi sedası Belucistan, Afganistan, Pakistan, İran ve Avrupa'daki kadınlardan geldi. Belucistan-Zahidan sokakları "Kadın, Yaşam, Özgürlük" ve "İster başörtülü ister başörtüsüz devrime ileri!" diye atılan sloganlar, Beluçlu kadınların cesaret ve irade beyanlarından başka birşey değildir.
İran'da saçlarını ve çıplak bedenlerini silah olarak kullanıp ölüme meydan okuyan kadınlar, şeriat kuralları ve molla idam rejimini zora sokmuş durumdalar.
Kadınların talepleri ve uğruna verdikleri bu mücadele; toplumsal cinsiyet eşitliği, hak ve özgürlükleri esas alan sosyalizmden başka bir sistem değildir.
Savaşlı -çatışmalı sömürü sistemi, 70 yıl hüküm süren reel sosyalizmi alt etmiş olsa da sosyalizm, 21.yy'da kadınların elleriyle yeniden inşa ediliyor, üstelik cehenneme dönüştürülen Orta Doğu'da. Bu umudu yeşerten tüm kadınlara bin selam olsun!
Jin Jîyan Azadı!