Büyük Düşlerin Küçük Yazarları da Armin Dilba Özçan, bugünkü köşe yazısında " LEO1-2-3 " başlıklı bir yazı kaleme aldı.

LEO1-2-3

 Acıkmıştı. Karanlığın içinde bir o yana bir bu yana annesini arıyordu. Hızla geçen arabaların sesi onu çok korkutmuştu. Tek istediği şey ailesini bulmaktı. Bağırarak miyavlıyordu, fakat ne annesi ne de kardeşleri ortada yoktu. Gökyüzüne baktı. Ay dedesine baktı. Sanki ay dedesi ona tebessüm etmiyordu, şeytanice gülümsüyordu. Bir kenara sokuldu ve ağlamaya başladı. Gece gittikçe onu sıkıştırıyordu. Gittikçe daralıyor ve şiddetle ağlıyordu.

 Günler geçti. Hastalık bedenini ele geçirdi. Yetişkin sokak kedilerinin bedeninde açtığı yaralar gittikçe büyümüştü. Rastgele bir büfenin önüne geçti ve gelen geçen insanlara aç olduğunu anlatmaya çalıştı. Fakat bedenindeki yaralar yüzünden insanlar sadece ondan iğreniyorlardı. Bunun üzerine bir de yetişkin sokak kedilerinin ona doğru koştuğunu görünce korkudan gözlerini kapadı ve saldırmalarını beklemeye başladı. Sadece bekledi. Fakat bir acı hissetmedi. Gözlerini hafif araladığında karşısında yirmili yaşlarda bir kız gördü. Yakasında Gloria yazıyordu.

 Kız onu bir koliye koydu ve usulca ilerlemeye başladı. Belki de onu çelimsizliği yüzünden sokak köpeklerine yem etmeye götürüyordu. Son derece korkmuştu ve kutu sürekli sallanıyordu. Çıkmaya çalışıyordu fakat gücü kalmamıştı. Sonra bir anda kutunun kapağı açıldı. İki tane beyaz gömlekli adam onu süzmeye başladı. Bir tanesi onu kutudan çıkartıp demir bir sedyeye koydu.

 Diğeri ise Gloria ile konuşuyordu. Gloria hayvan sahiplenmenin psikolojisine iyi gelebileceğinden bahsetti. Önüne biraz yaş mama koydular. Kedicik açlıktan bütün mamayı saniyeler içerisinde bitirdi. Bu sırada insan yaralarını kurcalıyordu. Canı yanıyordu fakat sesini çıkartmadı. Çünkü bu kadar yaş mamayı bir daha bulamazdı. Sonra derisine bir sprey sıktı. Her ne sıktıysa kediciği ferahlattı ve sakinleştirdi. Sonra insan biraz daha yaş mama verdi.

 Yaş mamayı bitirir bitirmez hemen kaçmaya yeltendi fakat insan onu ensesinden tuttu ve bir kafese koydu. Kafeste kaldığı süreçte çok korkuyor ve sıkılıyordu. Her fırsatta kaçmayı deniyordu fakat insan onu kafese geri koyuyordu. Kedicik kaçmaya çalışsa da yaptıkları tedavi sayesinde yaraları gittikçe iyileşiyordu. Birkaç hafta geçti. Kediciğin yaralarından geriye sadece biraz kabuk ve izler kalmıştı. Fakat verilen ilaçlar onu rahatsız ediyor ve halsizleştiriyordu.

 Normal bir gündü. İnsan kafesin kapısını açtı. İşte bu kaçmak için bir fırsattı fakat insan onu ensesinden yakaladı. Yine denemesi başarısız olmuştu. İnsan onu demir sedyeye koydu ve son kontrolleri yaptı. Sonra onu çanta gibi bir kafese koydu ve koridora doğru götürdü. Koridorda bekleyen Gloria ayağa kalktı ve çantayı eline aldı. Yoksa aklından geçen şey oluyor muydu? Gloria onu bu kafesten kurtaracak mıydı? Gloria kediciği aldı, bir arabaya bindirdi ve eve götürdü.

Gloria’nın evi bir kedinin yaşaması için çok elverişliydi. Ayrıca önceden hazırlığını yapmış, kedinin tüm ihtiyaçlarını almıştı. Eve gelir gelmez kediciği bir güzel yıkadı. Kedicik her ne kadar mutlu olsa da halsizliğinden dolayı bir hafta kadar evi keşfedip oyunlar oynayamadı. Fakat enerjisi yerine gelince hoplayıp zıplamaya, Gloria ile oynamaya, evin her köşesini keşfetmeye başladı.

 Artık o kirli pis ve korku dolu kediden iz kalmamıştı. Onun yerine tertemiz, parlak tüylü, sağlıklı ve güven dolu kedicik gelmişti. Gloria kediciğe “Leo” diyerek sesleniyordu. Kedicik bu kelimenin ne anlama geldiğini kestirememişti fakat çok havalıydı. Belki de bir koddu. Leo1-2-3 daha uygun olmaz mıydı? Düşüncelerini bir kenara bıraktı ve camın önündeki yatağında huzurla uykuya daldı.

                                                                                                                      ARMİN DİLBA ÖZÇAN  

                                                                                                                      YAŞ: 11

C3Db4Fd5 60A8 47Af B743 9F24Fce1Eafc