Yazar Fetih Doğan Koç'un bugünkü köşe yazısında, ' Düşlerimiz Geleceğimizdir ' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

DÜŞLERİMİZ GELECEĞİMİZDİR 

Geçmişimiz vardı;

mahsum, ak ve aydınlık. Hiç kimse kimseyi ötekileştirmezdi. Saf ve temizdi. Kimse kimsenden üstün değildi. Dilimzde konuşur, dilimizde klamlarımızı söylerdik. Masallarımız da kendi dilimizdeydi. Başka dilden anlatılmazdı. Hitnelik, fitnelik ve dalkavukluk kitabımızda yazılmazdı. Mertlik ve samimiyetle yıkanmış bir toplumduk. Bir parça ekmeğimizi bin bir parçaya bölerdik ve hep birlikte dost sofrasına otururduk. Komündik açıkçası...

Diyarlarımız vardı;

Kutsaldı bizim için. O diyarlara çıkar güneşe, aya ve tije selam dururduk. Doğayı izleyen, gelen geçen bir insanın darda kalmasın diye etrafa bakılırdı. Dost yüreklerinden büyümüştü bu eller. Bu ellerki yarına baharı getirmek için nasırlanan ellerdir. Ak ellerdir. Harama değmemiş ellerdir.

Düşlerimiz vardı;

sınırsız, sınıfsız bir dünya yaratmak, dünyadaki tüm kötülüğü alt etmek. Dersim'i kıran, kırdıran, zalim ve zulm eden, soykırıma uğratanlardan, Köylerimizi yakıp yıkan, insansızlaştıran, doğamızı taru-mar ile talan eden, doğa güzeliğimize göz koyup kendilerine peş keş çektirenlerden hesap sormaktı. Sorulacak elbette. Kardeşi kardeşe yabancılaştıran, kutsal jarlarımıza beton döküp betonlaştıran zihniyeten temizlemek gibi düşlerimiz vardı. O düşlerimiz bugün dahada büyümektedir. Adım adım illerleyip varacağız o güzel renkli düşlerimize.

Ruyalarımız vardı;

kendi dilimizde, kendi köklerimizin renklerinde aşk olmak, şelalelerimizn altında, ırmaklarımızın içinde, mor menkşeler tadında yaşamak istiyorduk. Pepuk kuşumuzun ağıtında, kekliklerimizin ötüşlerinde, yaprakların hışırtısında gülmek istiyorduk. Bunlar da olacak. Gelecek yeni nesillerimize bunları yaşatmak için omuz omuza, kol kola ilerliyoruz. Artık daha yakınız bunlara.

Dersim aşkı;

uçurumdaki bir çiçeğe ulaşıp,

dokunup koklanır gibi,

sana sarılıp ve dokunmak;

şafak söktüğünde

parlak ve tertemiz güneşin altında

sana sarılmak ve öpmek

ve seninle çırıl çıplak sınırsızca

doğanın tüm güzellikleri içinde

doyasıya, yani ölümüne Dersim diye bilmektir.

Yukarda sıraladığım düşlerimizi, hayallerimiz, renklerimizi, dllerimizi, doğa inançlarımızı bize reva görüp yaşatmayan tüm zihniyetlere artık dur demenin vaktidir.

O zihniyete bend olup dur diyeceğiz.

Dersimin kapıları sadece güzeliklere açıktır diyecğiz.